Samos (Sisam) Adası

(07-10 Ağustos 2013)

Ekip:   Kemal  – Gülcan  – Nail

İlk gittiğimiz Yunan adası Samos oldu. Daha önce Güzelçamlı – Dilek Yarımadası tekne turunda Samos kıyılarına çok yakın geçmiştik. Kıyılarına hayran kaldığımız bu adaya önce gitmeye karar verdik.

7 Ağustos Çarşamba

Sabah Kuşadası Limanından kalkan Meander Travel’in gemisiyle Samos’a hareket ettik. Yolculuk yaklaşık 1 saat 45 dakika sürdü. Varış noktamız adanın başkenti olan Vathy limanı. Bayram tatili olduğundan ek feribot seferleri konulmuştu. Vathy’e vardığımızda gümrük kapısında uzun kuyruk oluştu. Yeterli gümrük memuru olmadığından epey bir süre sırada bekledik. Önce Avrupa vatandaşlarını sonrada yeşil pasaport ve vizesi olanları aldılar. Ben kapı vize ile giriş yaptığımdan sonlarda geçtim. Ancak Gülcan ve Nail daha önce çıkıp kiraladığımız arabayı aldılar. Eşyaları yükledikten sonra merkezde bir tur attık ve konaklayacağımız Kokkary’e doğru hareket ettik. Vathy çıkışında büyük süpermarkete uğrayıp kahvaltılık / aperatif ve biralarımızı aldık. Kokkary adanın kuzeyinde yer almakta ve Vathy’e yaklaşık 8km mesafe şirin bir tatil merkezi. Kıyı boyunca yerleşmiş taverna ve kafeler, içeriye doğru hediyelik eşya satan dükkanlar mevcut. Biz Kokkary’nin batı çıkışında Studio Paradise’da kaldık. (3 gece 2 kişi €105) . Kaldığımız apart tek katlı 1 oda olarak düzenlenmiş, denize bakan tepenin üzerine yerleştirilmiş konumdaydı.

1

 

Balkondan manzara muhteşemdi. Yandaki koydan  çıkan surf’lerin çıkardıkları ses, karşıda Gümüldür ve denizde batan güneş manzarası. Yerleştikten sonra batı yönünde yürüyüş mesafesinde olan Lemonakia plajına gittik.

2

Bu bölüm adanın kuzey tarafında ve kuzey bölüm genellikle hakim rüzgarlara açık olduğundan dalgalı oluyor. Adanın güney plajları daha sakin, dalga olmasına rağmen deniz cam berraklığındaydı. Plaja şezlong ve şemsiyeler düzenli bir şekilde sıralanmış. Hemen yan tarafta bir taverna var (Andreas Place). Denize girdikten sonra çok acıktığımızı hissettik ve tavernaya oturduk. Acil Alfa biralarımızı yudumladık ve yemek siparişimizi verdik. Musakka , kalamar ve patates söyledik. Tavernada bir şeyler yediğinizde şejlong parası almıyorlar. Türkiye’de olmadığından bize ilginç geldi. Daha sonra biraz daha yüzüp Kokkary merkeze indik.

3

Sahilde Kokkoras (Horoz) taverna’ya oturduk. Şef Yanni ortaya karışık meze (düğmeli ahtapot, kalamar dolması, karides, kılıç balığı, grek salata) ve çipru (beyazlamayan) rakı getirdi. Lezzetler çok güzeldi. (fiyat 3 kişi € 55).

4

5

8 Ağustos Perşembe

Bugün ada turu yapmayı planlamıştık. Kiraladığımız arabayla
gezilecek yerleri görüp, yol boyunca plajlarda girecektik. Aslında Samos bizden bir parça gibi. Bizim Karaburun yarımadasından bir farkı yok.

6

 

Deniz kıyısında plajlar ve restoranlar, dağ yamaçlarına kurulu tarımsal köyler. Ancak bize göre daha temiz oldukları da bir gerçek. Sezon açılmadan tüm kaldırımları beyaz şeritlerle, sokak zeminlerini de çiçek resimleri ile boyamışlar. Bu çok hoş bir hava katmış.

İlk durağımız Vourliates köyü 1800 yıllarında İzmir Urla’dan göç edenler tarafından kurulmuş. Köy girişinde solda güzel bir pınar ve biraz ilerisinde bir taverna var. Ancak öğle saatlerinde taverna açık değildi. Arabayı park edip köyün sokaklarını dolaşmaya başladık. Eski evlerin bazıları restore edilmiş, bazıları ise terkedilmiş virane durumdaydı.

 

7

Tabii ki burada fotodoktor arkadaşımız Nail’i tutabilmek ne mümkün. Köyde dolaşırken Alman bisiklet grubuna rastladık, yaklaşık 15 kişi dağ bisikletleriyle deniz kenarından yaklaşık 500m yükselmişler ve pınarda su molası vermişlerdi. GıdıklandımJ bir dahaki sefere kesin bisiklet ile gelmeye karar verdik. Köyde dolaştıktan sonra batı paralelindeki Manolates köyüne gitmek üzere deniz kenarına Kokkary-Karlovassi yoluna inip Karlovassi’ye doğru ilerledik. Manolates ayrımına giriş yaptıktan sonra köye doğru dere boyu sık ormanlık alanda virajları çıkıp köy girişinde ücretsiz otoparka arabamızı park ettik. Bu köy bizim Şirince’ye benzer taş evleri eğimli yamaçta sıralanmış, sokaklarda el yapımı hediyelik eşya satan dükkanlar, kafe ve restoranlarıyla çok şirin bir köy ve Ege panoraması muhteşem.

8

 

9

Köyü gezdikten sonra Karlovassi’ye doğru yola çıktık. Karlovassi limanı, havaalanı ve üniversitesiyle Samos’un ikinci büyük kenti. Şehri geçip Potami plajına gittik. Kuzey bölümündeki son nokta Potami uzun bir plaj, ancak çok dalgalıydı. Yine de serinlemek için denize girdik. Daha sonra Karlovassi merkezden güney yönünde ormanlık yol boyunca yükselip dağ köyü Marathokampos’a vardık. Ege’ye hakim manzarası ve çok güzel bir kilisesi vardı. Vaktimiz az olduğundan buranın sahiline inemeden Pytagoria’ya doğru yola çıktık. Yol üzerinde antik kent Ireon’a uğradık, ancak kent’in kapalı olduğu saate denk geldiği için kenti gezemedik. Plajına indik. Plajda tavernalar ve çadır kuran gençler vardı. Deniz dalgalı değildi ancak çok taşlıktı. Yine de serinletti. Artık adanın güney bölümündeyiz ve karşıda Dilek yarımadası gözüküyor. Yolumuza devam ettik. Pytagorio’ya doğru havaalanını geçtikten sonra Potataki plajına uğradık. Burası sahil boyu şezlongla donatılmış, dalgasız çok güzel berrak bir denizi olan plajdı. Burada yüzmekten çok keyif aldık. Daha sonra Pytagorio’ya vardık. Burası ünlü matematikçi Pisagor’un doğduğu yer ve antik dönemden kalıntılar mevcut.

10

Liman ve plaj boyunca sıralanmış tavernalar çok güzel görünüyordu. Deniz kenarında kumların üzerine konulmuş masalardan birine oturduk. Hava kararmak üzereydi ve şehrin kıyısındaki ışıkların denize yansıması ve kıyıya vuran hafif dalgaların gıdıklamasıyla her Ege’li gibi bizde kadehlerimizi tokuşturduk.

11Gece 23:00 gibi otelimize dönerken Yunanlılar daha yeni tavernalara gelmeye başlamışlardı. Pytagorio’da vakit azlığından Eupalinion tüneli ve Spiliani Manastırı’nı göremedik. Gerçi Samos’a bir daha gitmek için sebep gerekli. Bir dahaki sefere eksik kareleri tamamlarız artık.

9 Ağustos Cuma

İlk 2 gün bayağı yorucu oldu. Adanın büyük kısmını dolaştığımız için bugün az yol yapacağız. Sabah paşa kahvaltımızı deniz manzaralı yaptıktan sonra Gülcan’ın termos havlu yöntemi ile (dondurulmuş su pet şişeleri ile biraları havluya sarmak) hazırlığı yapıp yola çıktık. Sabah Vathy’e gidip, daha sonra adanın doğu kıyılarını dolaşacağız. Vathy’den kuzey yönüne doğru Agia Zoni ve Agia Paraskevi’ye doğru yola çıktık. Ama buralarda koylar ıssız ve Gümüldür yönünden gelen çöpler birikmişti. Daha sonra Kerveli yönüne döndük. İlk etapda Davutlar Milli Park karşısında yer alan Klima plajı, Posidonia koyu’na gittik.


12

13

Daha sonra Kerveli (Karaveli)’ye gittik. Küçük bir koy olduğundan park sorunu vardı. Girişte bir yere arabayı park edip, koyun merkezinde tavernaların olduğu bölüme yöneldik.

14

Uzaktan gördüğüm kadarıyla koyun merkezinde ağaçlık koyu gölge bir plajı vardı, ve kalabalık bir nüfus denize giriyordu. Kalabalıktan ürktüğümüz için koyun girişinde denize girdik ve vaktimizin az olmasından dolayı merkezi gezemedik. deniz yine çok güzeldi ve bayağı keyif aldık. Ama daha görmemiz gereken çok yer var…

Haritaya baktığımızda adanın doğu bölümünde daha görmediğimiz koylar vardı. Bir sonraki durağımız Mortie koyu. Paleokastro köyünden sonra virajlarla denize inilen noktadaydı. Mükemmel bir koy. Ağaçlar denize inmiş, bizim Göcek benzeri yeşil bir deniz.

15

Seyahate çıkmadan önce gezi bloglarını araştırdığımda hiç rastlamadığım bir mekan burası. Müthiş keyif aldığımız bir yer oldu. Vakit sıkıntımızda olmadığından doya doya yüzdük.

10 Ağustos Cumartesi

Sabah kıyı boyu Tsamadou plajına doğru yürüyüş yaptık. Kahvaltı sonrası eşyaları arabaya yükleyip Vathy’e doğru hareket ettik. Bugün feribot saatine kadar merkezde dolaşacağız. Yalı caddesine paralel uzanan çarşı caddesinde adaya özgü organik ürünler ve hediyelik eşya dükkanları sıralanmış. Buralarda oyalanıp Arkeoloji müzesini gezdik. Daha sonra aperatif bir şeyler yemek için limana yakın sahilde Zen Tavernaya oturduk. Kalamar/bira yaparak gemi saatini beklemeye başladık.

16

Dönüşte de uzun bir kuyruk oluştu. Güneşin altında sırada yavaştan ilerleyerek gemiye bindik. Tatlı bir yorgunlukla Kuşadası’na vardık. Liman çıkışı dondurmamızı yiyerek İzmir yolunu tuttuk.

KOPUK MEKAN:    1- Adanın doğu bölümünde yeralan Mortie koyu

2- Pytagorio

Not: Adalara mümkün olduğunca bayram tatillerinde gitmeyin..

İYİ GEZİLER

KOPUK MEKANINIZ BOL OLSUN